VE YAS 42...

Evet zaman çok hızlı geçiyor...

Şu  muhteşem hikayeyi paylaşarak devam edelim ;

“Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorundadır.

Kartalın yaşı 40'a dayandığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzunlaşır ve göğsüne doğru kıvrılır. Tüyleri kartlaşır, kalınlaşır ve kanatlarına takılmaya başlar.

Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır.

Dolayısıyla kartalın burada iki seçimden birisini yapması gerekir. Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir. Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir.

Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde yuvasında kalır.

Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. Kartal bir süre yeni gagasının çıkmasını bekler.? Gagası çıktıktan sonra bu yeni gaga ile pençelerini yerinden söker çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca kartal bu kez eski kartlaşmış tüylerini yolmaya başlar.

5 ay sonra kartal, kendisine 20 yıl veya daha uzun süreli bir yaşam bağışlayan meşhur yeniden doğuş uçuşunu yapmaya hazır duruma gelir.”

Hikayede hayat kartal için kırkından sonra yol ayrımı demekti...

 Hayatımızı düşünelim; çok ciddi bir travma ya da iz bırakacak bir olay yaşamadıysanız, ortalama en eski hatıranız hangi yaşınıza dair? En erken kaç yaşınızı hatırlıyorsunuz? Diyelim ki 4-5 yaş. Peki sonra?... Okula başladınız, bir koşturmacadır gitti. Şubat tatili olsa dediniz, yaz tatili gelse dediniz vs. vs…. Lise bittiğinde, bizim nesil ömrünün 18. yılını yaşamaktaydı. Üniversite de varsa oldu mu 22. Yani 40 yılın en az yarısı okuyup adam olacağız diye geçti gitti. Evlilikti, kariyerdi, çoluk-çocuktu derken hayat hızlandıkça hızlandı.


En son ne zaman durup baktınız kendinize? Hayat denen o nehrin akıntısından kurtulup, kıyıya çıkıp da akıntının sizi nereden nereye getirdiğine ve kalan hayatınızda da nereye doğru götürmekte olduğuna?


Ataol Behramoğlu “Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey Var” şiirinde der ki;


YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR


Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten

Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği


İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne

Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa

Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır

Kopmaz kökler salmaktır oraya


Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin

Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara

Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin


İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine

Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın

Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına


Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar

Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın

Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu

Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın


Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle

Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı

Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına

Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı


Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına

Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır

Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana


Ataol BEHRAMOĞLU


Siz yaşadıklarınızdan neler öğrendiniz?

 En son ne zaman güneşin doğuşunu seyrettiniz? 

 Seher vakti kuşları seyrettiniz, cıvıltılarını dinlediniz? 

 Başka hiçbir şey yapmadan en son ne zaman saatlerce denizi seyrettiniz?


  “Evet ben çok büyük yaşadım, bundan daha iyisi, daha büyüğü olamazdı” diyebiliyor musunuz?


Demeyin. Lütfen demeyin. Derseniz vazgeçmişsinizdir.


Sevgiyle ilerleyin...

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

GÜLÜMSE..YOLCULUK ÇOK KISA..

8 MART 2023

BAKMAK ve GÖRMEK