Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

VE YAS 42...

Evet zaman çok hızlı geçiyor... Şu  muhteşem hikayeyi paylaşarak devam edelim ; “Kartal, kuş türleri içinde en uzun yaşayanıdır. 70 yıla kadar yaşayan kartallar vardır. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorundadır. Kartalın yaşı 40'a dayandığında pençeleri sertleşir, esnekliğini yitirir ve bu nedenle de beslenmesini sağladığı avlarını kavrayıp tutamaz duruma gelir. Gagası uzunlaşır ve göğsüne doğru kıvrılır. Tüyleri kartlaşır, kalınlaşır ve kanatlarına takılmaya başlar. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartalın burada iki seçimden birisini yapması gerekir. Ya ölümü seçecektir ya da yeniden doğuşun acılı ve zorlu sürecini göğüsleyecektir. Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürecektir. Bu yönde karar verirse kartal bir dağın tepesine uçar ve orada bir kaya duvarda, artık uçmasına gerek olmayan bir yerde yuvasında kalır. Bu uygun yeri bulduktan sonra kartal gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya başlar. En sonund...

YENİ BAKIŞ AÇISI NASIL OLUŞUR?

1. Açık olun. Her şeye açık olun. Her ne olursa, başınıza her ne gelirse ona açık olun. 2. Bir şeylere tutunmaya çalışmayın. Bırakın giden gitsin, gelen gelsin. 3. Kalbinizde kalın. Her ne olursa olsun, gerçek hislerinize sadık kalın. 4. Hayatımızdaki insanlar değişecek. Bunun olmasına izin verin ve sürece güvenin. Amaçlarına hizmet etmiş ve artık derinleşip gelişmeyen ilişkilere tutunmak zorunda değiliz. 5. İşlerimiz de değişecek. Yapmakta olduğunuz, ya da eğitimini aldığınız işlere saplanıp kalmayın. Kendinize GERÇEKTEN ne yapmak istediğinizi sorun. Sizi hangi iş gerçekten mutlu ederdi? 6. Hayatta sevinci arayın. Her ne pahasına olursa olsun sizi mutlu eden şeyi bulun ve onu yapın. Her gün. Her zaman. 7. Düzenli bir şekilde kendinize sessiz kalacağınız bir zaman ayırın ve DİNLEMEYİ öğrenin. Hislerinizi dinleyin, sizi neyin mutlu ettiğine kulak verin. Sezginizin size söylemeye çalıştığı şeyi dinleyin. 8. SEVMEYE cüret edin. Her nerede bulunursanız bulunun, her ne yapıyor olursanız olu...

HASTA OLMAK İSTEMİYORSAN...

 Brezilyalı bir doktora ait bu yazı... Eğer hasta olmak istemiyorsan : Duygularını anlat * Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular; gastrit, ülser, bel fıtığı, bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar. * Zamanla, duyguların bastırılması kansere dönüşür. Öyleyse, sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız! * Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir! Karar Vermelisin.. * Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur. Kararsızlık, sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır. * İnsanlık tarihi kararlardan oluşur. * Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vazgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir. * Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar. Olduğundan Farklı Yaşama * Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren, mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir. Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir. * Aldatıcı görünerek yaşama...

BARDAĞI YERE BİRAKİN BUGÜN

 BARDAĞI YERE BIRAKIN BUGÜN DÜŞSÜN...! Profesör sınıfta öğrencilere sordu: -”Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?” -”50gram!” .... “100gram!” .....”125 gram”.... diye öğrenciler yanıtladı. -”Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem” dedi profesör, ama, benim sorum şu ki: “Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?” -”Hiçbir şey” diye yanıtladı öğrenciler. -”Tamam peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?” diye sordu profesör bu kez. -”Kolunuz ağrımaya başlardı efendim” diye öğrencilerden biri yanıtladı. -”Haklısın, peki şimdi ben 1 gün boyunca tutsam ne olurdu?” -”Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı, batar gibi sorunlar yaşardınız ve hastaneye gitmek zorunda kalırdınız!” Tüm öğrenciler çeşitli yorumlar yaptı ve gülüştüler. -”Çok iyi. Peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu?” diye sordu profesör. -”Hayır.” diye yanıtladı herkes. -”Peki o zaman kolun ağrımasına ve kas spazmına neden olan neydi?” Bulmaca çözermiş gibi düşünmeye başladı...

İYİ NİYET...

 İyi niyetli bakışlar vardır.  Ne yaşarsa yaşasın kimseden acısını çıkartmayan, hayatın her zorluğuna karşı güçlü olmaya çalışan insanlar.  Ne güzeldir yürekleri, huzur vericidir bakışları, öyle demlenir içiniz onu dinledikçe dolar beyniniz.  Haklıdır yılların tecrübesi dedikleri bu olsa gerek, pişmiş ama kimseye taşmamıştır.  Hırsını, öfkesini kimseden çıkartmamıştır.  Mutsuzluğun ne demek olduğunu bildiği için çevresine bilinçli ve duyarlı yaklaşmış, dost eli, dost bakışı bu olsa gerek.  Hayat hazır tepside güzellikler sunmamıştır ama o herşeye güzel bakmasını, sevgiyle yaklaşmasını bilmiştir.  İnsanları çok iyi gözlemleme yeteneğine sahiptir.  Kendi iç dünyasında savaşır ama yüzü süt liman öyle dingin, öyle sakin dinlenmek istersiniz.  Saatlerce konuşayım dinlesin dersiniz, öyle güven verici, öyle deniz limanı gibi. Sizin hayata karşı gelgitlerinizde cevap ondadır. Gerçekten dinler, duyar, anlar; yol gösterir, fikir sunar.  Müdah...

TESLİMİYET

 TESLİMİYET... "Belh’in meşhur velisi Hatem-i Esam, hacca gidiyordu. Hanımına teklifte bulundu: Hanım, ne kadar nafaka bırakayım sana, ben gelinceye kadar? Tevekkül ve teslimiyet timsali hanımın cevabı ibretliydi: -Ne kadar yaşayacaksam o kadar! Hanım senin ne kadar yaşayacağını ben ne bileyim?.. Öyle ise dedi, benim nafakamı ne kadar yaşayacağımı bilene bırak. O beni şimdiye kadar hiç nafakasız bırakmadı, şimdiden sonra da bırakmaz. Sen harçlığını yanında tut, gurbette sana lazım olabilir. Hatem-i Esam yola çıktıktan sonra mahalle hanımları ziyarete geldiler. Allah kavuştursun beyiniz hacca gitti, dediler. Hemen arkasından da mahalli dille sormadan edemediler: Beyin sana ne kadar rızık bıraktı gelinceye kadar?.. Benim beyim dedi, rızık veren değil rızık yiyendir. Rızık yiyen, rızık veremez. Ben rızkımı hep rızık verenden beklemişim şimdiye kadar. O beni hiç rızıksız bırakmamış, yine de bırakmayacağına inanıyorum. Hanımlar bu cevaptan pek memnun olmadılar, dudaklarını büküp aleyht...

YAŞAMAK...

 Bir umuttur yaşamak...Güzel yaşamak ise bir sanattır başlı başına...İnsanlık hali...Zaman zaman hayaller kırılır,düşünceler ise değişir...Oysa sürekli kırılan hayallerin değil...Her soruna karşı anında çözüm bulan,değişime,yoluna devam eden,düşüncelerin peşinden gittik...Hayat,arkanızda duranlarla ve arkanızdan vuranlara karşı verilen mücadelenin özüdür...Hayattaki zorluklar aynı zamanda güçlü olabilmemiz için fırsatları da barındırır içinde ...Ve üstesinden geldiğiniz her sınav sizi diğerlerine hazırlar...

Ne Güzel Olur

 NE GÜZEL OLUR. Sabahları şükürle başlayabilsek güne. Sonra selam versek doğan güneşe. Bizi bekleyen işler aklımıza geldiğinde sarılsak duaya. Ey Rabbim kolaylaştır işimi , ferahlandır gönlümü. Kahvaltı ederken çocukların dağınıklığını değil beraberliğin mutluluğunu görebilsek. Birisine sinir olduğumuzda Rabbim onu güzelleştir, neticede hepimiz bir kuluz, şaşarız beşeriz ben de aynı hatayı yapabilirim bize yardım et,bizi birbirimize kolay kıl diyebilsek. Sıkıntılarımıza değil bize verilen sayısız nimete bakabilsek... Birin de imrenilecek birşey gördüğümüzde ona nazarımızı bırakmak yerine Rabbim bu nimeti ona hayırlı eyle daha güzelinden Ümmeti Muhammede içinde de bana ve sevdiklerime de nasip et diyebilsek... Ne güzel olurdu. Rabbim bize geniş bir gönül, güzel gören bakış, umut eden bir  anlayış ver. Güzel bir gün olmasi dileği ile ...

İNANMAK_BAŞARMAK

Okulda, okul müdürü üç öğretmeni çağırıp şöyle dedi: “Siz üç öğretmen, sistemde en iyi ve en uzman kişiler olduğunuz için, doksan tane seçkin üstün zekâlı öğrenciyi size vereceğiz. Bu öğrencilerin gelecek yıl da aynı hızla çalışıp çok iyi bir eğitim almalarını bekliyoruz.” Üç öğretmen, öğrenciler ve öğrencilerin anne ve babaları bunun çok iyi bir fikir olduğunu düşünüyorlardı. O okul dönemi hepsinin özellikle hoşuna gitti. Okul bittiği zaman öğrenciler şehirdeki diğer öğrencilere göre yüzde 20-30 daha başarılıydı. Yıl sonu geldiğinde müdür üç öğretmeni çağırıp onlara: “Bir itirafta bulunmak istiyorum. En zeki öğrencilerin 90’ı sizde değildi. Onlar ortalamanın biraz üstünde öğrencilerdi. O 90 öğrenciyi listeden tesadüfen seçtik” dedi. Bu gerçeği duyan öğretmenler, öğrencilerde görülen yüksek başarının kendi öğretme kabiliyetleriyle ortaya çıktığını düşünmeye başladılar. Ama okul müdürü: “Bir itirafım daha var” dedi. “Siz de en başarılı öğretmenler değilsiniz! İsimlerinizi bir torbanın i...

. . .

 Nasıl yaşarsan yaşa temiz yaşa, Arkandan tövbe bekleyen günahlar, Senden helallik isteyen ah'lar Ve boynu bükük insanlar bırakma. İnsanların “iyi bilirdik” dediği Doğru insanlardan ol. Üç günlük dünya için Ebedi hayatını yakma Dilin temiz , elin temiz Ve yüreğin de temiz olsun. Sen Allah'tan gelene razı ol ki, Allah'ta senden razı olsun💛 Sağlıklı mutlu huzurlu başarılı bir ömrümüz olması dileğiyle 🇹🇷🙏🌹

ÖĞRETİN...

 Öğretin kızlarınıza... Yürümeyi öğretir gibi, ayakta nasıl kalınacağını da öğretin... Nasıl hanımefendi olunacağını öğretir gibi, kendini nasıl koruyacağını da öğretin... Saçlarını nasıl toplayacağını anlatırken, kendini nasıl toplayacağını da öğretin onlara... Ona sımsıkı sarılırken fısıldayın kulağına, "sevgi buna benzer kızım, seni seven sana işte böyle sarılır" deyin. Ve istenmediği, hissetmediği yerlerde kalınmayacağını da ekleyin hemen ardından... Göz yaşlarını her gördüğünüzde usulca öpün yanaklarından ve "senden bir tane daha yok bu dünyada kızım" deyin... Herkese güvenilmeyeceğini ve herkesin arkasından ağlanılmayacağını öğretin onlara...

OLMASI IÇIN DUA ETTIĞİNİZ ŞEY OLUN...

 "İnsanların daha merhametli olması için dua ediyorsanız,  daha merhametli olun...  İnsanların daha hoşgörülü olması için dua ediyorsanız,  daha hoşgörülü olun...  İnsanların daha dürüst olması için dua ediyorsanız,  daha dürüst olun...  İnsanların daha cömert olması için dua ediyorsanız,  daha cömert olun...  İnsanların hayvanlara, çocuklara, evsizlere, yağmur ormanlarına, tedavisi imkansız hastalıklara yakalanmış olanlara yeniden yardım eli uzatmaya başlamaları için dua ediyorsanız, yeniden yardım eli uzatmaya başlayın...   Bu dünyanın daha sağlıklı olması için dua ediyorsanız,  daha sağlıklı olun...  Bu dünyanın daha barışçıl olması için dua ediyorsanız,  daha barışçıl olun...  Olması için dua ettiğiniz şeyi olun.. "    Edgar Cayce

MUKEMMELLİGE GİDEN YOLDA 7 ENGEL...

 Zümrüdü Anka kuşu ve hikayesi: Mükemmelliğe giden yolda karşılaşılan 7 engel ve bu engellerle başa çıkmanın yolları Efsaneye göre Simurg ya da bilinen adıyla Zümrüdü Anka kuşu, bilgi ağacının dallarında yaşar ve akıllara gelebilecek her şeyi bilir. Öyle ki, bütün kuşlar ona inanır, başları sıkıştıkça Simurg’un kendilerine yardım edeceğini, onları hep zor durumlardan kurtaracağını düşünürler. anka kusu Zümrüdü Anka kuşu öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar ve hiçbir zaman ne olduğu anlaşılmayan bir yapışkanla yuvayı sıvar, yuvanın içinde ölümü bekler. Ta ki güneş bütün görkemiyle ortaya çıkıp, kuru dalları yakıncaya kadar… Simurg oluşturduğu yuvada yanarak ölür ve küllerinden yeniden doğar. Bu kısır döngü sürerken, kuşların başına bir gün öyle bir talihsizlik gelir ki, Simurg’tan yardım istemeleri gerekir. Birden Simurg’un uzun süredir hiç görünmediğini fark ederler. Öyle çok beklerler ki yuvasından çıkıp havalanacağı anı. Sonunda umudu keserl...

..DEMEKTİR...

 "Yenildiğinizi düşünüyorsanız, yenilmişsinizdir...  Cesur olmadığınızı düşünüyorsanız, korkaksınızdır... Kazanmak istiyor ve kazanamayacağınızı düşünüyorsanız, kesinlikle kazanamazsınız demektir... Kaybedeceğinizi düşünüyorsanız, çoktan kaybetmişsinizdir.. Dışarıdaki dünyaya çıktığınızda anlayacaksınız ki başarı, ancak onu gerçekten ve her şeyiyle isterseniz gelecektir... Her şey insanın kafasında biter.. Alt edildiğinizi düşünüyorsanız alt edilmişsinizdir.. Yükselmek için yüksek düşünmelisiniz... Bir ödülü kazanmadan önce, kendinizden emin olmalısınız... Yaşam savaşını kazanan, her zaman en güçlü ya da en hızlı olan değildir...  Er ya da geç kazanan kişi,  kazanacağını önceden düşünebilen kişidir..." Arnold Palmer  Golf Oyuncusu 

İNSAN OLABİLMEK. . .

 ♦️♦️♦️♦️ İNSAN OLABİLMEK BAZILARI İÇİN ZOR, BAZILARI İÇİN ÇOK KOLAY Ders niteliğinde!, 1989 İstanbul Carlos Santana ... 1989 yılında, İstanbul'a ilk kez gelen Carlos Santana, alanda karşılanıp konaklayacağı otele getiriliyor. İlk gün serbest, akşama basın toplantısı yapılacak. Dinlenmek yerine, "Çıkalım İstanbul'u dolaşalım," diyor. Yanına bir rehber veriliyor, kendisine bir de araç tahsis ediliyor. Kapalıçarşı, Sultanahmet, Ayasofya derken Santana güzel bir çay bahçesi görüyor. Hem üstadı dinlendirelim hem de bir Türk kahvesi içsin diye bahçede bir masaya oturuyorlar. O ana kadar koca Santana'yı bir Allah'ın kulu tanımıyor. Resimdi, imzaydı diye taciz eden de yok… Kendi de zaten bu durumdan şikâyetçi değil, çünkü adamın öyle kompleksleri yok... Rehberle beraber kahveleri höpürdeterek sohbet ediyorlar. Birden çay bahçesinin önünden geçmekte olan boyacı Roman çocuklar bağırmaya başlıyorlar: "Heyy !.. Hello Santana! Welcome İstanbul! I love you Santana!.....

HAYAL GÜCÜ . . .

 Albert Einstein, “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir” demişti.  Çünkü hayal gücü yüksek olan kişilerin başlıca özellikleri; merak,dinamizm,güçlü bellek,hızlı öğrenebilme, ileri derecede gözlem gücü,gelişmiş analiz yeteneği, soyut düşünebilme, problem çözebilme, yaratıcılık, kendini rahat ifade edebilme ve geniş ilgi alanıdır.  Bilim, hayal gücü yüksek olan insanların çok daha yaratıcı olduğunu kanıtladı.  Hayal kurdukları sırada fMRI ile beyin incelemesi yapılan kişilerde,bu aktivitenin beynin 12 farklı bölümüne yayıldığı,yani neredeyse tüm beyni harekete geçirdiği tespit edildi. Aslında hayallerimiz olmasaydı,merak veya yaratıcılık diye bir şey de olamazdı. İnsanların birçoğu hâlâ yaratıcı eylemlerin iyi fikirlerden oluştuğunu sanıyor.  Bu, bir bakıma doğru sayılır. Ancak yaratıcılığı tetikleyen iyi fikirlerin merak ve hayal gücü sayesinde şekillendiğini unutmamak gerek. Örneğin, bütün hayatlarımızı kolaylaştıran tüm teknolojik ürünler, birilerinin bunları hay...

EYLÜL...

 EYLÜL... HOŞ GELDİN... *EYLÜL ; serin havaların , güzelim yağmurların ve sonbaharın başlangıç ayıdır.. *EYLÜL ; yeşilin kahverenginye,turuncunun kırmızıya dönüşümünün renk cümbüşünün ayıdır.. *EYLÜL ; tatlı telaşların, hayallerin,vedaların ve merhabaların ayıdır.. *EYLÜL ; fazlalıkların,eksikliklerin farkedildiği,kendimize dönüp yenilendiğimiz huzurlu bir o kadarda coşku ayıdır.. *EYLÜL ; yeniye, değişime hazırlanma ayıdır.. *EYLÜL ; bitişlerin ve yeni başlangıçların, geçişlerin,yenilenmenin ayıdır.. *EYLÜL ; Umut ayıdır..🌱 *EYLÜL ; Yılın en güzel ayıdır..🦋💙💛🦋 ( 26 sı doğum günümdür😉🤗 ) Yaniii her EYLÜL ,YENİ BİR BAŞLANGIÇTIR  🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁🍂🍁 Güzel başlangıçlara ve yeniliklere yelken açtığımız,huzurlu ve sağlıklı bir EYLÜL ayı diliyorum🙏🍂🍁🌱🙏